Dokuz Eylul University Faculty of Economics and Administrative Sciences Journal

211 - 220

Authors: Nükhet HOTAR, Rabia Ece OMAY, Serdar BAYRAK, Ziya KURUÜZÜM, Belgin ÜNAL

İlk kez 2019 yılının Aralık ayında Çin'de görülen ve çok kısa sürede pandemiye dönüşen Covid-19, alınan güçlü önlemler sayesinde bulunduğumuz coğrafi konuma göre oldukça geç bir tarihte ülkemizde de ortaya çıkmıştır. Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi ilanı ile beraber Sağlık Bakanlığı’nın geliştirmiş olduğu algoritmalar doğrultusunda Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Yerleşkesinde de yönetsel ve tıbbi değerlendirmeler gerçekleştirilmiş ve süreç bu prensiplerle sürdürülmeye devam edilmiştir. Çalışmada Dokuz Eylül Üniversitesi Pandemi Polikliniği'ne başvuran hastaların tanı kriterlerine bağlı olarak değerlendirilme süreçleri ve buna bağlı sosyo-demografik özellikleri incelenmiş ve uzun vadede toplu izolasyonun sürdürülebilir olup olmadığı, normalleşme sürecinin nasıl sürdürülmesi gerektiği ile ilgili öngörülere de yer verilmiştir. Bu amaçla 18.03.2020-24.04.2020 periyodunda DEÜ Araştırma Uygulama Hastanesinde Covid-19 tanısı ile izlenen hastaların demografik özellikleri dikkate alınmıştır. Covid-19 pandemi süreci bir toplumun en temel ihtiyaçlarından birinin sağlık hizmetleri olduğunu ortaya koymuştur. Bununla birlikte kesin Covid-19 vakalarının diğer Covid-19 vakaları ile temasta bulunmuş olma oranı oldukça yüksektir ve bu nedenle pandeminin yayılımını kontrol altına almak için sosyal izolasyonun sağlanması çok önemlidir. Bununla birlikte kamu ve özel sektörün gerekli önlemleri alarak, kontrollü bir normalleşme sürecine geçmesi büyük önem taşımaktadır.

241 - 253

Authors: Fatma DEMİRAĞ

Bu çalışmada tüketici davranışlarının şekillenmesinde baskın faktör olarak kabul edilen elektronik ağızdan ağıza (E-WOM) iletişim faaliyetlerinin planlı davranış teorisi çerçevesinde tüketicilerin satın alma davranışlarına etkisi incelenmektedir. Veriler yapılandırılmış anketle kolayda örnekleme yöntemiyle elde edilmiştir. Verilerin analizinde yapısal eşitlik modeli kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre sübjektif norm ve davranışa yönelik tutum, niyeti; niyetin ise satın almayı olumlu etkilediği; davranışa yönelik tutumun ise direk satın almayı olumlu etkilediği tespit edilmiştir.

271 - 283

Authors: Murat GÜLER, Onur KÖKSAL, Fatih ÇETİN

Bu çalışmanın amacı, öz-yeterliliğin bireysel performans üzerindeki etkisinin belirlenmesi ve bu sürecin ototelik kişilik açısından farklılaşıp farklılaşmadığının ortaya çıkarılmasıdır. Bu kapsamda, özel bir işletmede görev yapan 308 mavi yakalı çalışandan anket tekniğiyle veri toplanmıştır. Araştırma hipotezlerini test etmek için regresyon analizi kullanılarak doğrudan ve düzenleyici etkiler incelenmiştir. Analizler sonucunda öz-yeterliliğin çalışan performansı üzerinde aynı yönlü anlamlı etkisinin olduğu görülmüştür. Ayrıca ototelik kişiliğin bu ilişkiyi zayıflattığı ve özellikle düşük öz-yeterlilik seviyelerinde yüksek ve düşük seviyedeki ototelik kişiliğin bireysel performans üzerinde farklı etkileri olduğu bulunmuştur. Elde edilen bulgular yazın bağlamında tartışılmıştır.

299 - 316

Authors: Yücel ATİLLA, Recep KÖK

Çalışmanın temel amacı, askeri harcamaların; teknoloji veya pozitif dışsallıklar üzerinden büyümeyi uyarıcı etkisinin araştırılmasıdır. Uygulamalı literatürde yaygın bir şekilde işlenmiş olan bu çalışma, uzun dönemli iktisadi büyümenin asıl bileşenleri olan sermaye birikimi ve teknolojik gelişmenin; transfer niteliğindeki askeri harcamalar değişkeni ile ne ölçüde ve nasıl etkileşim içinde olduğu konusunu incelemektedir. Burada, 33 OECD ülkesinin gözlem değerlerinden hareketle Genişletilmiş Solow Modeli ve Feder-RAM temelli modeller üzerinden; Sistem GMM yöntemiyle tahmin edilmiş model katsayıları yorumlanmıştır. Çalışmanın bulguları açısından, askeri harcamalar değişkeninin büyümeye etkisi Genişletilmiş Solow Modelinde negatif, aynı değişkenin gecikmeli değeri nise pozitif etkiye shiptir. Gecikmeli değerin pozitif etkisi akla teknolojik gelişmenin işlevsel yayılma etkisini getirmektetir. Feder-RAM temelli modelin tahmini sonucunda, askeri harcamalar değişkeninin büyümeye pozitif katkı yaptığı gözlemlenmiş olmakla birlikte çıktı içindeki payının değişim oranının negatif etki göstermesi, sivil sektör kaynaklı büyümenin baskın olması gerektiği hususunu düşündürmektedir. Bununla birlikte, her iki model de askeri harcamaların büyümeye etkisi kısmen önemlidir. Çünkü modelin tahmincisi katsayılar oldukça küçüktür. Ancak, devletlerin bekası gereği yapılması zorunlu olan bir harcama olan askeri mal ve hizmet üretiminin büyümeye katkısının artırılması için teknoloji ve bilgi artışını sağlayan sabit sermaye yatırımları ve ar-ge harcamalarının verimliğini artıracak politikalar geliştirimesi önemli olup karar alıcılar aaçısından da önensenmelidir. Bu çalışmada, hafif silah üreten firmaların sivil talep yönlü desteklenmesinin teknoloji dışşalığını artıracağı beklentisi ek bir öneri kapsamında sunulmaktadır.

327 - 341

Authors: Sibel Can KAMBER, Bora SÜSLÜ

Davranışsal iktisat, geleneksel iktisadın tam bilgi ile idealize edilmiş rasyonellik varsayımının yerine sınırlı rasyonelliği koyarak, iktisadi kararların ardındaki psikolojik yasaları bulmaya çalışmaktadır. Bu çalışmanın amacı, karar birimlerinin sahip oldukları iktisadi bilginin rasyonel kararlar için avantaj sağlayıp sağlamadığını ortaya çıkarmaktır. Bu doğrultuda hipotezimiz, iktisadi bilgi sahibi olmanın sınırlı rasyonaliteyi düzeltemeyeceğidir. Çalışmada nicel yöntem kapsamında anket çalışması gerçekleştirilmiş; bilişsel eğilim ve kısa yollar literatüründen rasyonellik varsayımına doğrudan karşıt olduğu düşünülen on sezgisel konu sınanmıştır. Araştırmanın evreni, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde öğrenim gören İİBF ve Eğitim Fakültesi öğrencilerinden oluşmaktadır. Yapılan çalışmada karar birimlerinin sınırlı rasyonel olduğu ve iktisadi bilginin tercihleri rasyonelleştirmediği sonuçlarına ulaşılmıştır.

357 - 374

Authors: Ferda ÜSTÜN

Çalışanların örgütün amaç ve hedefleri ile bütünleşmesini ifade eden örgütsel özdeşleşmenin, örgütlerde istenmeyen ve önlenmesi gereken tutum ve davranışları içeren üretkenlik karşıtı iş davranışları üzerine etkisinde psikolojik iyi oluşun nasıl bir rol üstlendiğinin belirlenmesi araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Psikolojik işlevin en önemli parçalarından birini temsil eden psikolojik iyi oluş bireyin kendini gerçekleştirmeye yönelik isteği, özerkliği ve kişisel gelişimine yönelik çabalarını ifade etmektedir. Bu anlamda örgütsel özdeşleşmenin üretkenlik karşıtı iş davranışları üzerine azaltıcı etkisinin psikolojik iyi oluş üzerinden gerçekleşebileceğine ilişkin beklenti araştırmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır. Nevşehir ilinde faaliyet gösteren sağlık kuruluşu çalışanları üzerine yapılan bu araştırmaya 290 çalışan katkı sağlamıştır. Araştırma sonucunda örgütsel özdeşleşme ile örgütler için büyük önem arz eden ve istenmeyen üretkenlik karşıtı iş davranışları arasındaki ilişkide çalışanların öz gelişim, kendini gerçekleştirme ve yaşam amaçlarını ifade eden psikolojik iyi oluşun tam aracılık rolü üstlendiği tespit edilmiştir. Bu sonuç doğrultusunda örgütsel özdeşleşmenin psikolojik iyi oluş üzerinden üretkenlik karşıtı iş davranışlarını azalttığı söylenebilir.

403 - 414

Authors: Dilek ŞAHİN, Mehmet Nurullah KURUTKAN, Oğuz KARA

The aim of this study is to determine the effects of chronic diseases and socio-demographic factors on sickness absenteeism. Three models are to established to determine the degree of influence of chronic disease and socio-demographic variables on absenteeism. Binary Logit Regression analysis is used for the analysis of the models. Micro data set of “Turkish Statistical Institute” Health Survey in 2016 is used. Coronary chronic heart disease, stroke, back diseases, neck diseases, allergy, liver failure, kidney disease and depression were determined positively affecting absenteeism. According to the results of the study, chronic diseases and socio-demographic variables are found to be effective in sickness absenteeism.

431 - 442

Authors: Şerife UĞUZ ARSU, Mehmet Halit YILDIRIM

his study investigated the potential strategies and related motivation factors that are required for the recruitment and retention of Generation Y, which is the fastest growing segment of today’s workforce that has higher expectations compared to previous generations. As Generation Y forms the majority of today's businesses and will have a significant role in shaping the future business world, managers and human resource specialists need effective strategic plans to attract this generation to their business. A survey prepared in the light of the studies in the literature was conducted on 100 human resources specialists and managers from 46 large-scale enterprises registered to the Gaziantep Chamber of Industry and Commerce. The study determined that the work-life balance, training opportunities and team work sub dimension, the leadership and mentoring programs sub dimension and the taking responsibility sub dimension, which motivate Generation Y, have effects on the strategies for the recruiting and retention of Generation Y.