Bu çalışmanın amacı, mükelleflerin kayıtdışı tutum ve davranışlarında vergi denetimi ve diğer değişkenlerin etkisinin araştırılmasıdır. Anket yöntemi kullanılarak Trabzon ili özelinde yapılan bu çalışmada vergi denetimi inceleme, yoklama, arama ve bilgi toplama olarak 4 farklı grupta incelenmektedir. Çalışmada denetim oranlarının düşük olduğu, denetimlerde yeterli zaman ayrılmadığı ve denetim oranlarının düşük olmasının kayıtdışı ekonomi oranlarının önemli bir belirleyicisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anket güvenirliği Croncbach’s Alpha katsayısı ile değerlendirilmiştir. Bu katsayı uygulanan anket için 0.70’dir.
Özelleştirme kavramı genellikle kamu iktisadi teşebbüslerine ait varlıkların özel firmalara satışı olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlama literatürde dar anlamda özelleştirme olarak da bilinmektedir. Ancak özelleştirme geniş anlamda kamu sektörünü ekonomiden uzaklaştırıcı bütün uygulamalar şeklinde de tanımlanmaktadır. Bu bağlamda yerel yönetimler tarafından sunulan hizmetlerin özel sektör eli ile gördürülmesi geniş anlamda özelleştirme kapsamında değerlendirilebilir. Yerel yöneticileri hizmet sunumunu özelleştirmeye iten birçok neden bulunmaktadır. Bunlar içerisinde en önemlileri maliyet tasarrufu, etkinlik ve hizmet kalitesinde yaşanan artışlardır. Bu çalışmada ilk olarak yerel yönetim kavramı ve özelleştirme kavramı kısaca açıklanmış, daha sonra özelleştirme kavramı çeşitli açılardan incelenerek yerel yönetimler açısından değerlendirilmiştir.
Ülkeler son 6-7 yıldır etkilerini fazlasıyla hissettiği küresel ekonomik kriz neticesinde farklı para politikaları araçlarıyla piyasalara müdahale araçlarını çeşitlendirmiştir. 2007’nin sonlarına doğru patlak veren ve önceleri finansal kriz olarak algılanan ancak daha sonra reel sektöre de sıçrayan küresel krizde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile birlikte dünya merkez bankaları geleneksel olarak kullandıkları açık piyasa işlemleri, reeskont oranı politikası gibi uygulana gelen para politikası araçlarının yanına faiz koridoru, likidite yönetimi gibi konjonktürel araçları da eklemişlerdir. Böylelikle hem piyasalara etki yönlerini genişletmiş, aynı zamanda da ani ve beklenmedik ekonomik gelişmelere karşı müdahale süresini hızlandırmıştır. Çalışmada TCMB’nin gelişen küresel ekonomik gelişmeler ve kriz neticesinde fiyat istikrarı hedefine ek olarak finansal istikrarı da etkilemesinden sonra uyguladığı para politikaları ve özelinde faiz koridorunun ve etki kanallarının daha iyi anlaşılması amaçlanmıştır.
Bu çalışma da Türkiye’de politik ekonomik dalgalanmalar çerçevesinde 1990 sonrasındaki tüm Genel ve Yerel seçimlerde seçim ekonomisinin varlığı ekonomik ve mali göstergeler açısından analiz edilmiştir. Yapılan çalışmada 1990-2002 dönemleri arasındaki genel ve yerel seçimlerin neredeyse hepsinde seçim ekonomisine yönelik kanıtlar mevcutken 2002 sonrasındaki genel ve yerel seçimlerde bu yönde bir etkinin varlığına dair kanıtlara ulaşılamamıştır.