Mehmet Akif Ersoy University Journal of Social Science Institute

11-33

Authors: Osman ULUYOL, Cemal DURUK

Bu çalışmada sivil toplum kuruluşlarının, tüketicilere yabancı menşeli ürünlerin boykot edilmesi çağrısında bulundukları ve bu çağrıların tüketicileri nasıl etkilediği ele alınmıştır. Çalışmanın teorik bölümlerinde, sivil toplum kuruluşları hakkında genel bilgilere, sivil toplum kuruluşunun ülkemizdeki gelişimine, tüketici pazarına, tüketici davranışlarına ayrıca sivil toplum örgütlerinin en çok hangi ülke mallarını boykot listesine aldığına değinilmiştir. Araştırma bölümünde ise; sivil toplum kuruluşlarının boykot kararının tüketici üzerindeki etkisini ölçmek için soru formu oluşturulmuştur. Soru formu Adana, Adıyaman, Balıkesir, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İzmir, Kahramanmaraş, Konya, Kırşehir, Kütahya, Malatya ve Mersin illerinde yaşayan, 857 tüketiciye uygulanarak veriler toplanmış ve bu veriler SPSS programı ile analiz edilmiştir. Analiz sonucunda, sivil toplum örgütlerinin tüketicilerin satın alma davranışlarını etkilediği görülmüştür.

51-69

Authors: Murat ÇUHADAR, İbrahim ÇETİNTÜRK 166 30

Bu çalışmada ön lisans düzeyinde turizm eğitimi almakta olan üniversite öğrencilerinin, turizm sektöründe kariyere yönelik algılarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Araştırma kapsamında, Süleyman Demirel Üniversitesi bünyesindeki Meslek Yüksekokullarındaki, Turizm ve Otel İşletmeciliği ve Aşçılık programlarında 2014-2015 akademik yılında eğitim gören 312 öğrenciye anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilerin analizi, frekans analizleri, Mann-Whitney U ve Kruskall-Wallis testleri ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre öğrencilerin büyük bir kısmının turizm sektörüne yönelik olumlu bir tutum içerisinde oldukları saptanmıştır. Okudukları program ilk tercihi olan öğrencilerin kariyere yönelik algılarının daha yüksek bir ortalamaya sahip olduğu ve geleceğe yönelik kariyer algılarının diğer öğrencilere göre olumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca aşçılık programı öğrencilerinin kariyere yönelik algılarının, Turizm Ve Otel İşletmeciliği programı öğrencilerine göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

90-105

Authors: Dilek PENPECE, Burcu UĞAR

Milletvekili adaylarının seçim dönemlerinde amaçlarının gerçekleşmesinde, politik tutundurma karmasının belirlenmesi ve uygulanmasının kritik önemi vardır. Bu kapsamda araştırmanın amacı, 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde Adana milletvekili adaylarının politik tutundurma karması elemanlarından yararlanma düzeylerini belirleyerek bunların aday liste sıraları temelinde farklılık gösterip göstermediğini ortaya koymaktır. Bu amaca yönelik olarak saha araştırması gerçekleştirilmiştir. Politik tutundurma karmasına yönelik faaliyetlerin birçoğundan yüksek ve çok yüksek düzeyde yararlandığını bildiren bu adayların kampanyaları için en önemli gördükleri faaliyet, seçmene kapı kapı tanıtımdır. Ayrıca adayların sıralamadaki yerleri ile reklam, halkla ilişkiler ve oy artırıcı çabalardan yararlanma düzeyleri arasında anlamlı farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

126-138

Authors: İbrahim GİRİTLİOĞLU, Barış ARMUTCU, Mehmet DÜZGÜN

Türk mutfağının en zengin yöresel mutfağını Gaziantep mutfağı oluşturmaktadır. Gaziantep mutfağı geçmişini tarihten alan ve Türk mutfağını önemli düzeyde temsil eden mutfaklardan birisidir. Bir mutfağın sürdürülebilirliğinin sağlanması ve gelecek kuşaklara ulaşmasında yerel halkın sahip olduğu mutfağı tanıması son derece önemlidir. Gerek sahip olduğu yemek sayısı gerekse farklı içerikli çok sayıda popüler yemekleri bünyesinde barındırmasıyla Gaziantep mutfağı, tıpkı diğer yöresel Türk mutfaklarında olduğu gibi geleneksel halini kaybetme tehlikesi ve unutulma riskiyle karşı karşıyadır. Yapılan bu araştırmanın amacını, Gaziantep mutfağı ve bu mutfağa ait yiyeceklerin bilinirlik düzeyinde genç, orta yaş ve ileri yaştaki kuşaklar arasında herhangi bir farklılık olup olmadığının ortaya konulması oluşturmaktadır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için geliştirilen anket formu Gaziantep bölgesinde yaşayan ve her üç kuşağa ait toplam 600 yerel halk üzerinde uygulanmıştır. Araştırmada Gaziantep mutfağının bilinirlik düzeyi ise yöresel yemekleri tanıma ve yemeklerin yapılışını bilme olarak iki başlık altında incelenmiştir. Araştırmada veri elde edilen örneklem, Gaziantep’te ikamet eden ve en az üç kuşak Gaziantep’te yaşayan bireylerden seçilmiştir. Yapılan araştırmanın sonucunda, Gaziantep’te yaşayan yerel halkın Gaziantep yemeklerine ait bilinilirlik düzeyinin genel olarak ‘düşük’ olduğu tespit edilirken, yerel halkın yöresel ‘yemekleri tanıma’ ve ‘yemeklerin yapılışını bilme’ düzeylerinde ise kuşaklararası farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. Gerek yemekleri tanıma gerekse yemeklerin yapılışını bilme düzeyinde en fazla bilgiye sahip olan grubun orta yaş kuşağı olduğu tespit edilirken en az bilgiye ise genç yaş kuşağının sahip olduğu tespit edilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar göz önüne alınarak Gaziantep mutfağının kuşaklararası bilinilirliğinin arttırılması ve gelecek kuşaklara yönelik sürdürülebilirliğinin sağlanması için bu konuya yön verebilecek paydaşlara çeşitli öneriler sunulmuştur.

154-172

Authors: Mustafa Erkan ÜYÜMEZ, Raşit GÜLTEKİN

Avrupa Birliği’nin oluşum süreci içerisinde önemli bir dönüm noktasını oluşturan Avrupa Gümrük Birliği, üye ülkeler tarafından yeknesak uygulanması öngörülen ve doğrudan bağlayıcı ortak gümrük mevzuatıyla yönetilmektedir. Bununla birlikte ortak gümrük mevzuatının ihlal edilmesi halinde uygulanan gümrük yaptırımları, ulusal mevzuata bırakılmaları nedeniyle, üye ülkelere göre farklılık göstermektedir. Bu durum; AB’nin uluslararası yükümlülükleri, mali çıkarları, gümrük işlemleriyle muhatap olanlar ile Avrupa Gümrük Birliği ve tek pazarın işleyişi için problem oluşturmaktadır. Gümrük ihlalleri ve yaptırımlarının uyumlaştırılması, çeşitli tarihlerde yapılan çalışmalara konu olsa da, 2013’te yayınlanan Taslak Direktif ile birlikte yeni bir ivme kazanmıştır.

199-215

Authors: Musa TÜRKOĞLU, Serdar YETİŞEN, Aykut SEZGİN

Sırasıyla tarım, sanayi ve bilgi merkezli toplumsal dönüşümler yaşayan dünya ekonomisi, giderek insanı ve beşeri yapıyı ön plana çıkaran teoriler üzerine kurgulanmaya başlamıştır. Beşeri sermaye kavramı bu bağlamda ekonomik büyümenin temel unsurlarından biri haline gelmiştir. Çalışmada öncelikle beşeri sermaye kavramı farklı yazarların bakış açılarıyla ele alınmaktadır. Ardından iktisadi düşünce okullarının beşeri sermaye kavramına bakış açıları incelenmekte, beşeri sermayenin nasıl ölçüleceği üzerine teorik tartışmalara yer verilmektedir. Uygulama bölümünde ise beşeri sermayenin belirleyicilerinden olan beşeri gelişme indeksi, kişi başı gayri safi katma değer indeksi, kültür indeksi ve bölgesel rekabet indeksi oluşturularak, 2007 ile 2011 yılları arası panel veri analizi gerçekleştirilmektedir. Panel veri analizinde kültür, eğitim, sağlık ve bölgesel rekabet endekslerinin birbirileri ile etkileşimini tespit etmek için yedi farklı model kurulmuş olup, endeksler arası ilişkilerin yönü tespit edilmiştir. Çalışma Düzey 2 bölgeleri için Türkiye’de beşeri sermaye yapısını belirleyen faktörlerin birbiri ile etkileşimini inceleyerek, bu düzeyde gerçekleşen beşeri sermaye konulu çalışma eksikliğini gidermeyi amaçlamaktadır.

230-242

Authors: Ersun ÇIPLAK

Bu araştırmanın amacı, grupla psikolojik danışmada şiir kullanımının üniversite öğrencilerinin onay bağımlılık düzeylerine etkisini incelemektir. Araştırmada öntest sontest kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Deney (n: 14) ve kontrol (n: 16) grupları, Çukurova Üniversitesi Psikolojik Danışma Birimi’ne başvuran ve gönüllülük esasına göre çalışmaya katılmak isteyen öğrencilerden oluşturulmuştur. Deney ve kontrol gruplarına öntest ve sontest olarak “Kişilerarası İlişki Boyutları Ölçeği”nin “Onay Bağımlılık Alt Ölçeği” uygulanmıştır. Deney grubu 12 oturumluk grupla psikolojik danışmada şiir kullanımı sürecine alınmıştır. Araştırmanın bulguları, deney grubu ile kontrol grubunun sontest puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğunu göstermiştir. Araştırma bulguları alanyazına bağlı kalınarak tartışılmış ve gelecekte yapılacak olan araştırma ve uygulamalara yönelik öneriler sunulmuştur.

266-279

Authors: Remzi FIŞKIN, Yusuf ZORBA

Küresel ısınma ve bunun sonucu olarak meydana gelen iklim değişiklikleri birçok sektörü etkilemektedir. Bu sektörlerin içinde taşımacılık sektörü de olumlu ve olumsuz olarak bu etkiyi görmektedir. Küresel ısınma ile birlikte meteorolojik şartların giderek sertleşmesi olumsuz etki olarak kabul edilirken, diğer taraftan yükselen ortalama sıcaklıkların yeni tarım alanlarının oluşumuna imkân sağlaması olumlu etki olarak görülmektedir. Özellikle küresel ısınma ile birlikte kuzey bölgelere doğru denizyolu tarımsal ürün taşımacılığı faaliyetlerinin artacağı ön görülmektedir. Buradan hareketle, bu çalışmada küresel ısınmanın tarımsal faaliyetler üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri ortaya konarak uluslararası denizyolu tarımsal ürün taşımacılığına yansımaları incelenmiştir.

293-306

Authors: H. Seval KÖSE, M. Can ÇİFTÇİBAŞI

Günümüzde müzik öğretmenliği mesleki biçimlenmesi, halen uygulanmakta olan müzik öğretmenliği 2007 lisans programında yer alan A, MB ve GK kodlu derslerin bileşkesi olarak gerçekleşmektedir. Müzik öğretmenliği eğitimi sürecinde seslendirme/yorumlama çalışmaları, müzik öğretmeni adaylarının mesleki biçimlenmesi bakımından önemli çalışmalardır. Müzik öğretmenliği lisans programında yer alan A kodlu dersler arasında öğrencilerin sesleriyle ve/veya çalgılarıyla seslendirme/yorumlama çalışmalarına katıldıkları koro ve orkestra/oda müziği dersleri ayrı bir yer tutmaktadır. Çünkü bu dersler ve bu derslerle bağlantılı seslendirme/yorumlama çalışmaları yoluyla öğrencilerin ses ve çalgılarına ilişkin birikimlerini benzer nitelik ve donanımlardaki diğer öğrencilerle birlikte, müziğin gerektirdiği teknik ve ortak müzikal anlayışla ortaya koymaları amaçlanmaktadır. Ancak müzik öğretmenliği eğitimi sürecinde seslendirme/yorumlama çalışmalarının yeterince verimli ve nitelikli olup olmadığı bir sorun olarak görülmektedir. Bu çalışmada, müzik öğretmenliği eğitiminde öğrencilerin seslendirme/yorumlama başarım gücü, koro ve orkestra/oda müziği dersleri bağlamında incelenmektedir. Başarım gücü ifadesiyle; Koro ve orkestra/oda müziği gruplarında başarıyla yer alma, sesiyle ve/veya çalgısıyla seslendirmeye başarıyla katkıda bulunma vurgulanmaktadır. Çalışma, nitel araştırma olarak yürütülmüştür. Araştırmanın verileri, doküman analizi ve nitel görüşme ile elde edilmiştir. Müzik öğretmenliği lisans programı üzerinde, A kodlu derslerin tümü genel olarak incelenmiş, koro ve orkestra/oda müziği derslerinin tanımsal programları üzerinde de “seslendirme/yorumlama hedefleri bakımından” inceleme yapılmıştır. Diğer yandan, koro ve orkestra/oda müziği derslerini veren öğretim elemanlarının görüşlerinin alınabilmesi için nitel görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. İlgili dersleri veren öğretim elemanlarına (katılımcı) uygulanmak üzere “koro ve orkestra/oda müziği başarım gücü görüşme formu” hazırlanmıştır. Araştırma sonuçları; Müzik öğretmenliği lisans programında A kodlu dersler arasında yer alan Koro ve orkestra/oda müziği derslerinin tanımsal programlarının, seslendirme/yorumlama hedefine yönelik olduğunu, öğrencilerin yoğunlukla derslere ön hazırlık yapmadan geldiklerini, birlikte müzik yapma konusunda yeterli anlayış ve titizliği sergilemediklerini, not kaygısıyla çalıştıklarının vurgulandığını, dinleti, konser, festival vb. katılımlarının motivasyonları bakımından yararlı olduğu, öğrenciler arasında seviye farklılıklarının birlikte müzik yapmayı ve başarım gücünü olumsuz etkilediğinin vurgulandığını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, koro ve orkestra/oda müziği seslendirme/yorumlama başarım gücünün en etkili iki bileşeni olarak bireysel çalgı ve bireysel ses eğitimi derslerine ilişkin uygulama ve ders ürünü niteliklerinin etkili araştırma sonuçlarıyla irdelenmesi önerilmektedir.

322-336

Authors: Salim İBİŞ, Yahya ENGİN

Gelişen teknoloji ile birlikte artan internet kullanımı sosyal medyanın ortaya çıkmasıyla yepyeni bir boyut kazanmıştır. Sosyal medya, her yaş ve her kesimden çok kimsenin iletişim kurma, bilgi edinme, deneyimlerini paylaşma gibi farklı nedenlerle kullanıldığı bir iletişim platformu haline gelmiştir. Özelikle genç nüfusun sosyal medyayı yoğun olarak kullandığı günümüzde çeşitli uygulamalar yaygın kullanıcı kitlesine ulaşmıştır. Bu çalışma ile öğrencilerin sosyal medya kullanım alışkanlıklarının incelenerek yiyecek içecek işletmesi tercihlerinde sosyal medyanın rolünün belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç çerçevesinde hazırlanan anket formu İstanbul Üniversitesinde öğrenim gören 389 öğrenciye uygulanmıştır. Araştırmada öğrencilerin sosyal medya uygulamalarını kullanım amacı, kullanım sıklıkları ve yiyecek içecek işletmesi seçiminde sosyal medyadaki paylaşımların etkisini belirlemek amacı ile frekans, faktör analizi ve ANOVA analizi yapılarak elde edilen bulgular paylaşılmıştır. Çalışma sonucunda öğrencilerin sosyal medya araçlarını ürün ve hizmetler hakkında bilgi edinmek, kampanyaları takip etmek için yoğun olarak kullandıkları, yiyecek içecek işletmesi tercihinde sosyal medya ortamlarında ürün ve hizmetlere ilişkin yorumları önemsedikleri sonuçlarına ulaşılmıştır.

354-375

Authors: Gaye ATİLLA GÖK, Dilek KOCA

İnsan sosyal bir varlık, birlikte iş yapmaksa yaygın bir davranıştır. Ötesi, bazı işler doğaları gereği tek kişi ile halledilemez. Hastane ortamı ve sağlık bakım işleri de pek çok sebepten dolayı bunların en başında gelmektedir. Gruplar ve iş yeri ortamlarında sıklıkla karşılaşılan sosyal kaytarma, söz konusu insan sağlığı olunca daha yakından incelenilesi bir konum kazanmaktadır. Bu çalışma, Türkiye’de örgüt kültürü ve sosyal kaytarma konularını birlikte ele alan çok nadir çalışmalardan biri olup, sağlık çalışanlarında örgüt kültürünün, sosyal kaytarmaya etkisini araştıran ilk çalışmadır. Çalışmanın amacı, sağlık çalışanlarında örgüt kültürü boyutlarından hiyerarşi ve takım eğiliminin, algılanan ve kişisel sosyal kaytarma davranışı üzerinde etkisinin tespitidir. Bu çalışmada veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Anketin uygulanmasında “tam sayım yöntemi” esas alınmıştır. Isparta iline bağlı altı ilçe hastanesinde görev yapan 337 sağlık çalışanı ile yürütülen araştırmada Danışman ve Özgen (2003) tarafından geliştirilen örgüt kültürü ölçeğinin hiyerarşi ve takım eğilimi boyutları ile Mulvey ve Klein (1998) tarafından geliştirilen Algılanan Sosyal Kaytarma (Percieved Loafing) ve Kişisel Sosyal Kaytarma (Sucker Effect) ölçeği kullanılmıştır. Çoklu regresyon analizi sonuçlarına göre hiyerarşik eğilim sosyal kaytarma üzerinde etkili değildir. Takım eğilimi boyutu ise hem kişinin kendi sosyal kaytarması üzerinde hem de algılanan sosyal kaytarma üzerinde istatistikî olarak anlamlı ve negatif yönde etkilidir.

383-394

Authors: Onur KAYA

Many writers aim to express about their journeys and observations on these journeys. Putting forth his journeys and his observations on the cities he observed, John Boynton Priestley provides his style of perspective on English cities and the urbanization in his work English Journey (1933). It is significant to emphasize the perspective of the author about the cities of England, the notion about the city he features and the observations he puts forth. The author and the motives that lead him to the journey will be emphasized. The trend of traveling within the country and reflecting it on the work will be stated. Space concept will be explained for the analysis of the notion of the city. Literary journalism will be explained. The conditions of the English cities, the approach of the writer towards these cities, his typical notion of city he puts forth in the work will be analyzed. Finally, in the study, Priestley’s approach to early 20th century England, cities and elements he puts forth in the context of notion of the city will be revealed.

406-423

Authors: Utku ONGUN, Bekir GÖVDERE, Tuncay ÇELİK

Bu nitel araştırmada, Bucak Hikmet Tolunay Meslek Yüksekokulu’nda (BHTMYO) önlisans düzeyinde turizm eğitimi alan 10 öğrencinin kırsal turizme bakış açıları incelenmiş ve verilerinin toplanabilmesi için biri görüşme yapılan kişilerin demografik bilgilerinin yer aldığı bilgi formu, diğeri ise yarı yapılandırılmış görüşme sorularını içeren iki adet ölçü aracı kullanılmıştır. Araştırmadaki erkek öğrencilerin kırsal turizmde çalışabilecekleri yönündeki beyanlarına karşın bayan öğrencilerin hiçbir koşulda kırsal turizmde çalışmayacaklarını beyan etmeleri dikkate alınması gereken önemli bir unsurdur. Katılımcıların büyük çoğunluğu hafta sonu piknik yapma başta olmak üzere, bisiklete binme, yürüyüş, olta balıkçılığı, kuş gözlemciliği ve paraşütle atlama gibi kırsal turizm aktivitelerine katıldıklarını ifade etmişlerdir. Katılımcılar, kırsal turizm ile birlikte yerel halkın refah düzeylerinin yükseleceği, fakat buna karşılık doğal alanların rant uğruna tahribat edileceği ortak görüşüne sahiptirler. Bu araştırma, BHTMYO Turizm ve Otel İşletmeciliği Programı’nda öğrenim gören öğrencilerin, öğrenim gördükleri süreçte ve mezuniyet sonrası iş hayatlarında kırsal turizme yönelik bakış açılarının bilinmesi ve davranışlarının ne olacağının tespiti açısından önem arz etmektedir. Ayrıca bu konuda yapılacak bilimsel çalışmaların alt yapısının oluşturulmasında önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

433-447

Authors: Mustafa Halid KARAARSLAN, Başar ALTUNTAŞ

İnsanların gün geçtikçe daha fazla eğlence arayışı içerisine girdikleri gözlemlenmektedir. Aşırı mesaja maruz kalan kişilerin artık her pazarlama mesajına açık olmadıkları uzun süredir pazarlama literatüründe tartışılmaktadır. Bu sebeple özellikle internet teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte oyunlaştırma önemli bir kavram haline gelmiştir. Bu çalışmanın amacı oyunlaştırma kavramını kuramsal çerçevede açıklamak ve pazarlama uygulamalarını bu kapsamda ele almaktır. Bunun için Türkiye’den 8 vaka ele alınarak, incelenmiştir. Araştırma sonucunda Türkiye’deki pazarlama uygulamalarında oyun tasarım unsurlarının yalnızca bir kısmının kullanıldığı görülmüştür. Sonuç kısmında uygulamacılara ve araştırmacılara bir takım önerilerde bulunularak, çalışma sonlandırılmıştır.

463-488

Authors: İzzet ÇIVGIN

Bereketli Hilal, insanoğlunun avcı-toplayıcı geçim tarzını tedricen terk ederek yiyecek üretmeye başladığı (çiftçi-otlatıcı yaşam tarzını benimsediği) coğrafyaların ilkidir. “Erken köyler”, Levant (Doğu Akdeniz kıyıları), Kuzey Suriye, Güneydoğu Anadolu ve Batı İran’ı kapsayan bu bölgede doğmuştur. Tarım da, bu yerleşimleri kuran ve çevrelerinde buldukları yabani tahıllar/bakliyat içinden insan ihtiyaçlarına uygun biçimde mutasyon geçirmiş tekleri seçerek bitki evcilleştirme sürecini başlatan toplulukların eseridir. Yiyecek üretimine dair ilk adımlar MÖ 11000 gibi erken bir tarihte atılmıştır. Toplayıcılığın hala belirleyici olduğu bu devirde, “bitki yönetimi” ya da “evcilleştirme-öncesi ekim” olarak adlandırılan yeni bir geçim stratejisi uygulanmış; yabani bitki habitatı insan müdahalesi ile genişletilmiş, yeni ekim alanları yaratılarak çeşitlendirilmiştir. Evcilleştirme, yani bitkinin morfolojik dönüşüm geçirmesi ise, bu girişimlerden en az 2 binyıl sonra gerçekleşir. MÖ. 8000 itibariyle evcil tohumların Bereketli Hilal’in tamamında yaygınlaşmaya başladığı görülür. Ancak bundan önce de yabani tohumlar doğal habitatları dışına çıkabildiklerine göre, tohum alış-verişi evcilleştirmeyi takip etmemiş, onunla birlikte ilerlemiştir. Bu, bitki evcilleştirme sürecine pek çok toplumun katıldığını ve kültürel karşılaşmaların yalnızca tarihi çağlarda değil, sonu tarım toplumunun zuhuruna varacak olan çok daha erken devirlerde de bilgilerin ve tekniklerin yayılmasına/paylaşılmasına hizmet ettiğini gösterir.

502-517

Authors: Meltem KILIKLI, Mehmet Emin ERGÜN, İsmet DOĞAN

Bu çalışma kamu kesiminde taşra teşkilatı olan Akseki (Antalya) ilçesinde yürütülmüştür. Araştırmanın amacı, kamu çalışanlarının demografik özelliklerinin ve içinde bulundukları sosyal çevrenin, onların örgütsel bağlılığı üzerinde etkisini belirlemeye yöneliktir. Araştırmada, kamu görevlilerinin örgütsel bağlılığını ölçmeye yönelik, Meyer ve Allen (1990) tarafından geliştirilen Örgütsel Bağlılık Ölçeği kullanılmıştır. Anket, ilçedeki kamu kurumlarında yönetim, idari, eğitim, sağlık, güvenlik, adalet, teknik ve yardımcı hizmetlerde çalışan kamu görevlilerine uygulanmıştır. İlçedeki kamu kurumlarındaki kamu çalışanlarından tesadüfi örnekleme yöntemi ile toplamda 183 kamu çalışanı araştırmaya katılmıştır. Kamu görevlilerinin, demografik özelliklerine ve çalıştıkları ilçenin sosyal çevre özelliklerine göre; örgütsel bağlılıklarının farklılık gösterip göstermediği Mann-Whitney ve Kruskal-Wallis testleri ile analiz edilmiştir. Bu çalışmanın sonuçları, taşradaki kamu kurumlarında çalışan kamu personelinin örgütsel bağlılığı üzerinde çeşitli değişkenlerin etkili olduğunu ortaya koymuştur ve araştırma sonuçları kamu çalışanlarının kurumlarına örgütsel bağlılık düzeylerinin kararsız düzeyde olduğunu göstermiştir.

534-558

Authors: Ayşe Nur TEKİN TAYFUN, Adem KORKMAZ

Çalışmanın amacı, üniversitede öğrenim gören son sınıf öğrencilerinin işsizlik kaygı düzeylerini ortaya çıkarmak ve işsizlik kaygısına neden olan alt boyutlarını açıklayarak işsizlik kaygı düzeyi ile durumluk-sürekli kaygı düzeyi, depresyon, stres belirtileri düzeyleri arasındaki ilişkiyi tespit etmektir. Ayrıca işsizlik kaygı düzeyi ile öğrenim gördükleri fakültelerin bölümleri arasında farklılığın olup olmadığını tespit etmektir. Araştırmanın örneklemini Süleyman Demirel Üniversitesi; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Mühendislik Fakültesi’nde öğrenim gören 246 kadın, 195 erkek toplam 441 dördüncü sınıf lisans öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada öğrencilerin işsizlik kaygı düzeylerini belirlemek amacıyla Dursun ve Aytaç (2009)’ ın ölçeği ışığında bu çalışma için hazırlanan 26 soruluk likert tipi “İşsizlik Kaygı Düzeyi Anketi”,bireylerin durumluk ve sürekli kaygı düzeylerini belirlemek amacıyla Spielberger ve arkadaşları tarafından (1964) geliştirilen “Spielberger Durumluk-Sürekli Kaygı Ölçeği”, stres düzeylerini belirlemek için Stres Belirtileri Ölçeği, depresyon düzeylerini belirlemek amacıyla da “Beck Depresyon Ölçeği” kullanılmıştır.Araştırmada elde edilen veriler SPSS (Stati stical Package for Social Sciences) for Windows 21.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Niceliksel verilerin karşılaştırılmasında iki grup arasındaki farkı t-testi, ikiden fazla grup durumunda parametrelerin gruplar arası karşılaştırılmalarında tek yönlü (One way) Anova testi ve farklılığa neden olan grubun tespitinde Tukey Post Hoc testi kullanılmıştır. Yapılan faktör analizi sonucu işsizlik kaygı düzeyinin alt boyutları “istihdamdaki daralma ve işgücü ihtiyacındaki azalmanın etkisi”, “çevresel ve sosyal baskı”, “kişisel karamsarlık ve özgüven eksikliği”, “niteliksel olarak bilgi ve beceri eksikliği”, “genel işsizlik kaygısı” olarak bulunmuştur. Bulgulara göre üniversite öğrencilerinde işsizlik kaygısı vardır. İşsizlik kaygı düzeyi ile durumluk kaygı düzeyi arasında negatif, sürekli kaygı düzeyi, stres belirtileri ve depresyon arasında pozitif ilişki bulunmaktadır.

573-583

Authors: Cumhur Yılmaz MADRAN

The great technological and political developments of the eighteenth and nineteenth centuries had a great impact on the rigid social order and the individual in the twentieth century. Uncontrolled expanse of technology led to man’s estrangement from the world he himself had made or inherited, in a word, man’s alienation from himself, from the world and from other people. At that period, people who had been living as small groups in villages, towns, and small cities and had been mostly guided by religious values, traditions and customs, left aside these values and began to rush into the urban centres where living conditions proved to be inadequate. Man, having been deprived of his natural surroundings and of his natural ties, also began to have great changes in his personality and character. The present analysis is intended to shed light on the problem of existence and alienation in Conrad’s Lord Jim in the light of Existentialism, which questions man’s place in the universe, characteristics of existence, effects and responses of existence, and the problem of alienation.

596-609

Authors: Murat ÖZ, Nejla YILMAZ

Üretim işletmeleri, kanal üyeleriyle olan ilişkilerini iyileştirerek dağıtım kanal sisteminden maksimum seviyede fayda sağlayabilmektedir. Dağıtım kanal sistemini iyi yöneten ve en iyi hizmeti sağlayan işletmeler, diğerlerinden ayrılmaktadır. Üretim işletmeleri birer dağıtım kanal kompozisyonu oluşturmak durumundadır. Ancak dağıtım maliyetleri genel maliyetleri etkilemektedir. Bu yüzden her şeyden önce işletmeler hedef pazarı tanımalı ve Pazar bölümlemesi yapmalıdır. Daha sonra pazarlama stratejilerine en uygun olan ve en az maliyetli olan dağıtım kanal yapısını oluşturmaları gerekir. Çalışmanın amacı, dağıtım kanal sisteminde üretim işletmelerinin karşılaştığı problemleri incelemektir. Çalışmada, pazar yapısı, rekabet, ürün özellikleri, tüketici tercihleri, işletme hedefleri gibi değişkenlerin dağıtım kanal sistemi üzerine olan etkileri incelenmiştir.